12 Aralık 2011 Pazartesi

İSTANBUL VE SUNAY AKIN OYUNCAK MÜZESİ

Bir Sunay Akın hayranı olarak İstanbul'a gidipte Oyuncak Müzesini gezmemek olmazdı.
İstanbul Oyuncak Müzesi 23 Nisan 2005 yılında Sunay Akın'ın ailesinden kalma Göztepe'deki köşkünde kurulmuştur.
Oyuncak müzesi fikrinin temelleri ise şairin, 20 yıl önce Almanya’nın Nürnberg kentine yapmış olduğu seyahatine uzanıyor. İlk kez o zaman böyle bir müzeyle karşılaşan Sunay Akın, kendini oyuncaklardan saatlerce alamadığını itiraf ediyor. Akın daha sonra gittiği tüm ülkelerde oyuncak müzesi aramaya başlar ve bu gezilerin sonunda gelişmiş her ülkenin mutlaka oyuncak müzesi olduğunu ve teknolojik açıdan kendini geliştiren ülkelerin oyuncak sanayisinde lider olmayı başardıklarını fark eder. Şair o müzeleri gezerken şunları düşünür Hayal etmenin ve düş kurmanın tarihi var. Bu tarih o müzelerde yaşatılıyor. Türkiyede de böyle bir müze olmalı ve hayaller korunmalıydı.
Yazar bu müzeyi kurma amacını ise şu sözlerle ifade etmekte Oyuncak Müzelerini gezerken içimde hep anlaşılmaz, garip bir duygu taşıdım. Neden benim ülkemde oyuncak müzesi yok diye. Bu beni rahatsız etti. Hani istiridyenin içine bir kum taneciği girer istiridye bundan rahatsızlık duyar ve o kum taneciğini izole etmek için etrafında bir salgıya çevirir ya; hani böylelikle inci oluşur İşte oyuncak müzesi de böyle bir inci. İçime bir kum taneciği girdi ve bu beni rahatsız etmeye başladı. Çünkü bütün uygar ülkelerin oyuncak müzeleri var, o zaman bir salgı ortaya çıkardım ve bu müzeyi kurdum.
15 yılda gezdiği ülkelerdeki antikacılardan ve açık arttırmalara katılarak satın aldığı oyuncaklarla bu müzeyi kuran sanatçı insanlara masalsı bir dünya kurmak istemiş.Müze 5 kattan oluşmaktadır. Konferans salonunun bulunduğu en alt katta kendinizi bir denizaltının içinde bulacak, çayınızı kahvenizi yudumlayacağınız cafede ise bir oyuncağın dişlilerinin içinde hissedeceksiniz. Girdiğiniz her odada farklı bir macera yaşayacak ve çocukluk dostlarınızla karşılaşacaksınız.
Yolunuz İstanbul'a düşerse mutlaka gidin ve gezin derim.Çocukluğunuza dönecek yüzünüzde bir tebessümle mekandan ayrılacaksınız.

Bazı köşeler bizim için özel hazırlanmıştı sanki........
Benim köşem  :))

Ne şirin değil mi?
Ecemin köşesi......

Abur cuburlarla dolu şirin bir bakkalcık....
Ve babamızın köşesi  tabikii etler,salamlar, sosisler...:))

Çıkışta kuzucuğumla Nasrettin hocaya uğramadan edemedik..

İstanbul Oyuncak Müzesinin kapısından içeri girerken bir elinizden çocuğunuz, ayrılırken diğer elinizden çocukluğunuz tutacak........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder